”Kur’an’ın Allah’ı - Kur’an’ın İslâmı Tabirleri”

Şimdi bazı kişiler Âlimi, Ârifi, Mürşidi (Tasavvuf dilinde şeyh, pir)i dışlayarak “Sizi Kur’an’ın AlIah’ına, Kur’an’ın İslâm’ına çağırıyoruz diyorlar. İsIâm Âlemi ilmi Literatüründe olmayan sözler icad ediyorlar. Bir defa bir ilkokul mezunu ile bir profesörün ve Âlim-Ârifin Kur’an’ı anlaması bir olamaz, bu bir gerçektir. Her okuma-yazma bilen Kur’an okumakla Kur’an’ı kendi istidadına göre anlar. Yani Kur’an-ı Kerim herkese istidadınca hitabetmektedir. “Kur’an’ın Allah’ı” sözü doğru değildir. Çünkü Allah kelimesi sadece Rabbül Âlemin olan gerçek İlâh’a aittir, yani Allah kelimesi özeldir.İlâh kelimesi özel değildir. Müşriklerin uydurma âliheleri vardır. 0 ilâhlar uyduruktur. Gerçek İlâh Allah’dır. “Kur’an’ın Allah’ı” denilirse başka Allah varmış gibi akla gelir. Bizim İlâhımız, Hz. Muhammed’in (A.S.), Hz. İbrahim’in (A.S.) ve 28 Peygamberin haber verdiği İlâh’tır. O İlâh Vahid’dir. Herşeyin Hâlıkı’dır. O’ndan başka İlâh yoktur. Biz, Hz. Muhammed’in (A.S.), Hz. İbrahim’in (A.S.) ve Kur’an’ın İlâhını İlâh edinmişiz. Bundan dolayı “Kur’an’ın İlâhı” denir. Hz. Muhammed’in (A.S.), Hz. İbrahim’in (A.S.) İlâhı denir. Hem bir kimseye “Allah’ın kim” diye sorulmaz. “İlâhın kim” diye sorulur.Müslümansa; “İlâhım Allah’dır” der.Müşrikse: “Lat, Menat, Uzza, Hubel (Enaniyet, servet, şehvet, şöhret) ilâhım” der. Yakup (A.S.) oğullarına “benden sonra kimi ma’bud edineceksiniz?” diye sorduğunda, aynen “İlâheke ve iIâhe âbâike İbrahime ve İsmaile ve İshak’a İlâhen Vahiden” demişlerdir. (Bakara: 133) Yani “Senin ve atalarının İlâhına, İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın İlâhına, Onların İlâhı Vahid’dir”. Kur’an’ın İslâmı da yine Hz. Muhammed’in (A.S.) bize haber verdiği Allah’ın dini olan İslâm’dır. Sünnet’siz İslâm olmaz. Çünkü Sünnet-i Nebi, Kur’an’ın uygulaması ve pratiğidir. Sünnet dışlanarak “Kür’an’ın İslâmına” diye çağırmak ancak bir saptırmadır. Mücerred-soyut doğrudan Kur’an’a çağırmak Allah’ın Peygamberini dışlamaktır. Peygamberin varisleri Âlim-Arifleri dışlamaktır. Bu konuda çok dikkatli konuşmak lazımdır. Allah birçok Âyetlerde “Allah ve Resulüne uyun. Allah ve Resulünün hükmüne razı olun” buyurarak elçisini, kendinin ismiyle beraber anmıştır. Resulünü ve O’nun Varisleri Mukarrebunları, Sabikunları, Evliyaları yüceltmektedir. Peygamberin sözlerinin boş söz olmadığı “Muhammed’in sözü Vahiy’den başka şey değildir’ Âyetince Resulüllah’ın sözü Allah’ın sözüdür. Bu hakikatte böyledir, Güneşin ışıklarının güneşden ayrı olmadığı gibi... Bu konularda dikkatli olmak lazımdır. Peygamber (A.S.) ictihada izin vermiştir. İslâm’da ictihad vardır. İctihadda hata da olabilir, nihayet müctehidler de Nebi olmayan bir beşerdir. “Kur’an’ın Allah’ı, Kur’an’ın İslâmı” tabirini kullananlar, her ne kadar”reformist değiliz” diyorlarsa da yine de reformist bir koku gelmektedir. Bu da o kapıyı bir nevi aralama gibidir. 0 kapı aralanırsa bunun günahı çok büyük olur; hiçbir günaha benzemez. Allah’ın Dini İslâm’ın reforma ihtiyacı yoktur. Allah’ın dini mükemmeldir. Önemli olan Allah’ın dininin özünü iyi anlayıp, çağın insanlarının anlayışına göre, dinin özüne dokunmadan izah edebilmektir. Çünkü her asrın anlayışına göre izah mümkündür ve gereklidir. Bu özellik Kur’an’da vardır. Yani Kur’an’ın en büyük mucizesi de her asra hitap etmesidir. Bu, yüksek ilmi seviyeye ulaşmış bilgin ve saygın kardeşimizin bu sözlerini tashih veya tavzih ederek açıklığa kavuşturmasını ümid ediyoruz. Bunu da; yozlaştırılmış fıkıh ve hâli hazır sahte şeyhlere olan haklı tepkisi olarak değerlendiriyoruz. O da bilir ki “Hiçbir gerçek tasavvufçu Veli yoktur ki, o bir Tarikat Piri, veya bir Pire mensub olmasın. Onun kızdığı, bugünkü tarikat mensublarının çoğunun kabul edilemez durumlarıdır. Bu yüksek bilgin kardeşimizle özde bir olduğumuzu ümid ediyoruz. O’na sevgi ve saygı duyuyoruz. ** 0 kardeşimiz bıyıksız ise, biz de sakalsızız.** Ve dahası da başımızdan kasketimizi eksiltmedik.. Her türlü kisve ve şekil dindarlığına karşıyız. Ancak; yaşla-kuruyu ayırdetmek gerekmektedir. Kötülere kızıp iyileri dışlayamayız. Yanlışları tenkid ederken de doğrudan ayrılmamalıyız.

Paylaş: