Allahu Azimuşşanı Zikretmekle İlgili Kudsi Hadisler ve Hadisi Şerifler

ALLAHU AZİMÜŞŞANI ZİKRETMEKLE İLGİLİ KUDSİ HADİSLER:

1-“Onlar öyle bir topluluktur ki, onlarla oturan şâki (Rahmetten mahrum) olmaz”. (1)

2-“Allah Taalâ buyurur ki: Her kim, benim Veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, Ben ona savaş açarım. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum nâfile ibadetleri ile devamlı bana yaklaşır, nihayet onu severim. Ben kulumu sevdiğimde onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Eğer benden bir şey isterse verir, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim”. (2)

3-Resulullah (s.a.v.) Taif gününde Hz. Ali’yi çağırdı ve onunla baş başa konuştu. Bunu gören insanlar, “Resulullah (a.s.)’ın amcasının oğlu ile konuşması uzadı” dediler. Bunu üzerine Resulullah (a.s.v.), şöyle buyurdu:

“Onunla gizli olarak konuşan ben değilim; fakat Allah onunla gizlice konuştu”. (3)

4-“Rabbim bana bu gece en güzel şekilde geldi”. (4)

5-“Ben kulumun beni zikrettiği gibiyim. Kulum beni zikrederse onunla beraber olurum. Kulum beni içinden ve gizlice zikrederse Ben de onu içimden ve gizlice zikrederim. Kulum beni halk ve topluluk içinde zikrederse ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim. Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim”. (5)

6-Hz. Ali (k.v.)’nin Resulü Ekrem (s.a.)’den rivayetine göre Allahu Taalâ şöyle buyurmuştur:

“Lâ İlâhe İllallah benim kal’amdır. Kal’am’a giren azabımdan emin olur”. (6)

7-Cenab-ı Hak:

“Ya Musa! Eğer yer ve gökler ve içindekiler, denizler ve ondan mevcut olanlar, mizanın bir kefesine Ve Lâ ilâhe İllallah kelime-i celilesi de mizanın diğer gözüne konulup tartılsa şehadet kelimesi ağır basar. (7)

8-Musa (a.s.) Cenab-ı Hakka hitaben;

- “Ya Rabbi! İstiyorum ki kullarından kimi sevdiğini bileyim de ben de onu seveyim” dedi. Cenab-ı Hak:

“ Beni çok zikreden kulumu gördüğün vakitte bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğünde bil ki ben ona buğz ederim”. (8)

9- Ebu Hureyre’den Resulu Ekrem (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur, Aziz ve Celil olan Allah buyurdu ki:

“Ben kulumun zannına göreyim beni zikrettiği yerde ben onunlayım”. (9)

10- Resulu Ekrem (a.s.v.) efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allahu Taalâ bir kulunun cehenneme girmesini emreder. Kul, cehennemin kenarında durup etrafına bakınır, Yâ Rabbi! Benim sana Hüsn-ü Zannım vardı, affedeceğini umuyordum! der. Bunun üzerine Cenab-ı Hak Meleklere:

Bunu geri çeviriniz, Ben kulumun zannına göre tecelli ederim!” buyurdu. (10)

11- “Ey Âdemoğlu! Sen Beni gizlice zikredersen ben de seni öylece zikrederim. Beni bir cemaat içinde anarsan, ben de seni içinde zikrettiğin kimselerden daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim”. (11)

12- Hz. Ali (k.v.)’den rivayete göre Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Cenab-ı Hakkın şöyle buyurduğunu bildirdi:

“Ben; ancak bana tazim eden ve tezellül eden ve mahlukatıma karşı kibirlenmeyen ve her gününü benim zikrimle geçiren, günah üzerinde ısrar etmeyen, açları doyuran, garibi barındıran, küçüklere merhamet ve büyüklere hürmet edenlerin namazını kabul ederim. İşte bunlar ki ihtiyaçlarını benden isterler ben de onların dileklerini yerine getiririm. Bana dua ederler; Ben de dualarını kabul ederim. Bana samimi olarak yalvarırlar: Ben de fazlı keremimle (yüce cömertliğimle) onlara merhamet ederim.

Benim katımda bunun benzeri, cennetler arasında Firdevs misalidir ki, onun meyveleri eksilmez, bozulmaz hali değişmez (nimetleri daimidir)”. (12)

13- “Öfkeli zamanında beni zikreden kimseyi, gadap ettiğim anda mağfiretle yâd ederim; helâk ettiklerimle beraber helâk etmem”. (13)

-------------------

1-Buhari, Deavat, 67; Müslim, Zikr, 35.

2-Buhari, Rikak, 38; İbn Mâce, Fiten, 16; İbn Ebi’d- Dünya, Kitabu’l Evliya, 26-27 (no:1); Beyhaki, Kitabü’z-Zühd, No: 696-99.

3-Tirmizi, Menakıb, 20 (Hadis No: 3726); Mübarekpuri, Tuhfetü’l Ahzevi, 10, 159.

4-Tirmizi, Tefsir, 39, (Hadis No: 3233); Ahmed, Müsned, 1, 368.

5-Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 1.

6-Ebu Nuaym, İbn Neccar ve İbn Asakir rivayet etmişlerdir.

7-Ebu Ya’la, Ebu Said El Hudri’den rivayet etmiştir.

8-Darekutni Efrad’da ve İbn Asakir Hz. Ömer’den rivayet etmişlerdir.

9-Kudsi Hadis’i Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.

10-Beyhaki, Suyuti fi Buduru’s Sâfire Fi Ahvali’l- Ahire’de Ebu Hureyre’den rivayet.

11-Bezzar, Sahih Senedle İbn Abbas (r.a.) dan rivayet etmiştir.

12-Darekutni, Hz. Ali’den rivayet etmiştir.

13-Deylemi, Hz. Enes’den rivayet etmiştir.

ALLAHU AZİMÜŞŞANI ZİKRETMEKLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER:

1-..İlim beldesinin kapısı Hz. Ali (K.V.) Şanlı Peygamberin huzurunda Sahabelerle birlikte oturuyordu. Buyurdu ki: “Ye Resülullah! anam, babam Sana feda olsun. Hz. Allah’a vuslat (kavuşma) yolunun en yakını ve kullarına en kolayı ve Allah indinde en faziletlisi ne ise bize bildir’ ricasında bulundu. Hz. Resul (s.a.v.), Ya Ali yanaş!.. Dizlerini, dizlerime daya. Gözlerini yum. Benim Vech-i Pâkimi gözlerinin önüne getir. Söylediklerimi tekrarla: “Fa’lem ennehu Lâ ilâhe illallah.” Üç defa tekrarladılar. Buyurdular ki; Ya Ali bu zikre devam et!.. Hz. Peygamber (s.a.v.), Mekke’den Medine’ye Hicret ettikleri sırada gizlendikleri mağarada diz çökmüş bir vaziyette gözlerini yumarak Hz. Ebubekir’in kulağına “Tevhid” Kelimesini (Lâ İlâhe illallah) üç defa fısıldamış. Bunun üzerine Hz. Ebubekir’e kulakların duymadığı, gözlerin görmediği.. Hadisinde işaret edilen sırla, keşiflere müyesser olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün Hz. Ömer’e zikr’e devam etmesini buyururken; “Lâ iIâhe illallah”ın önce ayrı ayrı “Lâ” sını; sonra “İlâhe”sini; sonra da bitişik olarak “İllallah”ını üç kere söylemek suretiyle ‘telkin’de bulunmuşlardır. Yine birgün Hz. Osman’ın eşleri ölünce; Hz. Peygamber (s.a.v.), Osman’ı taziyeye gitmişti. Bir ara O’nu karşısına alarak; “Zihninden dünyaya ait şeyleri çıkar”, buyurduktan sonra, hiçbir ses çıkarmadan “Lâ ilâhe illallah”ı telkin etmişlerdi (vermişlerdi). (1)

2- “Efdeli zikri Lâ İlâhe illallah – Zikrin faziletlisi (erdemlisi) Lâ ilâhe illallah’tır”. (2)

3- “Bir anlık tefekkür, bir yıllık ibadetten hayırlıdır”. “Bir anlık tefekkür, yetmiş yıl ibadetten hayırlıdır”. “Bir anlık tefekkür, bin yıl ibadetten hayırlıdır”.(3)

4- “Zikirlerin en değerlisi, Ben ve Benden önce gelen Nebilerin yaptığı ‘Lâ İlâhe illallah’tır”.(4)

5- Hâkim, “Müstedrek” adlı eserinde Evs’ten rivayet eder: Evs söylüyor ve Ubadet İbn-i Sâmid hazır olmakla onu tasdik ediyordu. Dedi ki: Huzur-u Resulullah’da bulunuyorduk. Buyurdular ki: “İçinizde garib, yani Ehl-i Kitap’tan kimse var mı?.. “Yoktur, Ya Resulallah! dedik. Kapıyı kapatmamızı emrettiler ve ellerinizi kaldırın, “Lâ İlâhe illallah” deyiniz buyurdular.

Bir saat kadar ellerimizi kaldırdık ve “Tevhid”i zikrettik. Sonra “Elhamdülillah! Ya Rab! Sen, Beni bu Kelime ile ba’settin ve Onu emrettin ve Onunla Cennet’i vaad buyurdun. Senin vaadinde hulf (sözünde durmamak) olmaz…” Sonradan bize dönerek: “Mübeşşer (mutlu) olunuz! Hz. Allah, sizi mağfur kıldı (bağışladı)” buyurdular.(5)

6- Ashaptan Hanzala (r.a.) Hz. Resulullah (a.s.v.)’a gelerek: “Hanzala münafık oldu! Çünkü Senin yanında bulunduğumuzda bize Cenneti ve Cehennemi hatırlatıyorsun. O esnada onları gözle görür gibi oluyoruz. Senin yanından çıktığımızda ise hanım, çoluk çocuk ve geçim işleriyle meşgul oluyoruz. Bu sebeple çok şeyi unutuyoruz”, deyince Resulullah (a.s.v.): “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, eğer siz Benim yanımda bulunduğunuzda elde ettiğiniz hali muhafaza edip zikre devam edebilseydiniz, Melekler sizinle yataklarınızda ve yollarınızda musafaha ederdi. Fakat Ya Hanzala! Bazen öyle, bazen böyle olur”, buyurdu ve bunu üç defa tekrar etti.(6)

7- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar: “ İman, yetmiş küsur şubedir. En faziletlisi “Lâ İlâhe illallah”, en alt derecesi yoldaki bir eziyeti kaldırmaktır. Hayâ da İmandan bir şubedir”. (7)

8- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar: “Yakîni öğreniniz!” (8)

9- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) buyururlar: “Yakîn, tamamıyla İmandır!” (9)

10- Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar: “Allah’tan başka hiçbir İlâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet edinceye, Namazı kılıp Zekatı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıklarında canlarını ve mallarını Benden korumuş olurlar. Ancak İslâm’ın hakkı olarak alınan kısımları hariç”. (10)

11- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar: “Bazen Kalbimde bir bulanıklık ve örtülü olma hali hisseder, hemen Allah’a yetmiş defa (bir başka rivayette yüz defa) tövbe ve istiğfar ederim”. (11)

12- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:

“Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan aklından geçmeyen şeyler vardır”. (12)

13- Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:

“Günahtan tövbe eden, günahsız kimse gibidir!”. (13)

14- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:

“(İlmi ile amel eden) Âlimler, Peygamberlerin; (Sabreden) Yoksullar-Fukara, Ermişlerin Varisleridir”. (14)

15- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:

“Allah Taalâ’nın yollarda gezen ve Ehl-i Zikri arayan Melekleri vardır. Allah’ı zikreden bir cemaat buldukları zaman birbirlerine; aradığınız buradadır, geliniz derler”. (15)

16- Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:

“Allah’ı zikretmek için toplanan bir Cemaatı Melekler kuşatır, Onları Rahmet kaplar. Üzerlerine Sekinet ve Vakar iner. Cenab-ı Hak da Onları katında bulunan Meleklere metheder”.(16)

17- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:

“Allah, Allah diyen biri bulundukça Kıyamet kopmaz”. (17)

18- Cenab-ı Resulullah (a.s.v.) buyururlar:

“Sözlerim Şeriat, Davranışlarım Tarikat, Halim Hakikattır”. (18)

19- Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:

“Dostları arasındaki Şeyh, Ümmeti arasındaki Peygamber gibidir”. (19)

20- İbn-i Ömer (r.a.)’den; Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Cennet bahçelerine uğradığınız zaman, otlayın (nasibinizi alın)”. Ashab sordu: “Ya Resulallah, Cennet bahçeleri nedir? Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu:

“(Onlar) Zikir halkalarıdır; çünkü Allah’ın gezip dolaşan Melekleri vardır, Onlar Zikir halkalarını ararlar. Bu Zikir halkalarına geldikleri zaman, Onları kuşatırlar”. (20)

21- Ebu Said el Hudri ve Ebu Hureyre (r.a.)’den: Resulullah (a.s.v.)’ın şöyle buyurduğuna şahid olmuşlardır:

“Allah’ı Zikretmek için oturan bir toplumu muhakkak ki Melekler çevreler ve Rahmet Onları kaplar; Üzerlerine Huzur iner ve Allah Tealâ Bunları, Kendi Katında olanlara ( Meleklere…) anlatıp över”. (21)

22- Ebu Hureyre’den; Resulullah (a.s.v.) şöyle buyurdular:

“Müferridûn öne geçmişlerdir”. Sahabiler dediler ki, Müferridûn kimlerdir Ya Resulallah?.. Resulallah(a.s.v.) “Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlardır”, buyurdular. (22)

23- Ömer ibni’l Hattab (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

“Kim okumasını âdet edindiği Zikrini yahut Ondan bir kısmını (geceleyin yerine getirmeyip) uyur da sonra onu, sabah Namazı ile öğle Namazı arasında okursa, geceleyin onu okumuş (Zikretmiş) gibi kendisine sevap yazılır”. (23)

24- Cenab-ı Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

“Rabbını zikreden kimse ile O’nu zikretmeyenin durumu, ölü ile diri gibidir!”. (24)

25- Muhacirlerden Sahabiye Yüseyre Hanım’dan rivayet edildiğine göre, “Peygamber (a.s.v.) kadınlara Tekbir, Takdis, Tesbih ve Tehlil getirip bunları gözetmeyi (ihmal etmemeyi) ve parmak uçları ile saymalarını (böylece Zikir sayılarını doldurmalarını) emretmiştir. Çünkü parmaklar ve (bütün iş organları) yapılanlardan sorumludurlar ve yapılan işleri haber vermek için konuşturulurlar”, buyurdu. (25)

26- Sahabi Abdullah b. Büsr’den rivayet edilmiştir:

“Bir adam dedi ki: Ya Resulallah! İslâm’ın hükümleri bana çok gelmektedir; bana bir şey bildir de, ben ona bağlanayım, tutunayım; dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.v.) Ona şöyle buyurdu: “Dilin devamlı Allah Teâlâ’yı Zikirden ıslak kalsın!”. (26)

27- Ebu Said el Hudri’den rivayet edlmiştir:

“Resulullah (s.a.v.)’e soruldu: Kıyamet Gününde, Allah Taalâ Katında derece bakımından en faziletli ibadet hangisidir? Hz. Peygamber (s.a.v.):

‘Allah’ı çok Zikredenlerdir’, buyurdu. Ben dedim ki:

Ya Resulallah! Aziz ve Yüce olan Allah yolunda savaşan gaziden de mi (daha üstündürler)?.. Peygamber (s.a.v.):

“Eğer gazi, kılıcı ile kılıcı kırılıncaya ve kanla bulaşıncaya kadar kafirlere ve müşriklere kılcı ile vuraydı, Allah’ı Zikredenler yine Ondan daha faziletli olurdu”, buyurdular. (27)

28- Ebu Derdâ (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre; demiştir ki, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:

“Melikiniz (Rabbınız) Katında amellerinizin en hayırlı ve en verimlisini, derecelerin en yükseğini, altın ve gümüş harcayıp yedirmenizden size daha hayırlısını, düşmanınızla karşılaşıp onların boyunlarını vurmanızdan size daha hayırlısını bildireyim mi?” (Ashab):

Evet, dediler. Peygamber (s.a.v.) buyurdular:

“Allah Taalâ’yı Zikretmektir!”

29- Ebu Musa (r.a.) anlatıyor: Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki:

“İçerisinde Allah Zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali; diri ile ölünün misali gibidir”. (29)

-------------------------------

(1) Âriflerin menkıberleri (Menakib-ül Ârifin), Cev. Tahsin Yazıcı, MEB yayınları. S.708-709, C.3, S.405.

(2)Cabir (r.a.)’den; Tirmizi, Riyazü’s Salihin, Diy.İşl.Bşk. Yayın., 1976, C.3, S.39.; İbn Mâce, Sünen, C. 2, S. 1249.

(3)Sırrül Esrar, Seyyid Abdülkadir Geylani, S.33, Çev. A. Akçiçek, Bahar Yayın., 1968-İstanbul

(4) Aynı Eser, S. 65.

(5)Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 3, Tarikat Maddesi, MEB Yayınları.

(6) Müslim, Tövbe, 12; Tirmizi, Kıyame, 59 (Hadis No: 2514)

(7) Müslim, İman, 57-58; Buhari, İman, 3; Ebu Davud, Sünnet, 14; Nesai, İman, 16; Ahmed, Müsned, 2, 414,442; İbn Mâce, Mukaddime, 9.

(8) Ebu Nuaym, Hilye, 6, 95; Ali el Muttaki, Kenzu’l Ummal, 3, 438 (Hadis no:7337), Zebidi, İthafu’s Sâde, 1, 409.

(9) Beyhaki, Kitabü’z Zühd, 361 (No:984); Ebu Nuaym, Hilye, 5, 24; Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, 9, 107; Hâkim, Müstedrek, 2, 442.

(10) Müslim, İman, 24-26; Tirmizi, İman, 1; Nesai, Chad,1; İbn Mâce, Fiten,1; Buhari, İman, 17, İ’tisam, 28.

(11) Müslim, Zikir, 41; Ebu Davud, Vitr, 26.

(12) Buhari, Bedu’l Halk, B.8; Tevhid, B. 35; Müslim, İman, 312, Cennet, 5-6.

(13) İbn Mâce, Zühd,30; Taberani, el Mu’cemu’l Kebir, 10, 50; Beyhaki, Şuabu’l İman, 5, 439; Acluni, Keşfü’l Hafa, 1, 296.

(14) Buhari, İlim, 10; Ebu Davud, İlim, 1; İbn Mâce, Mukaddime, 17; Tirmizi, İlim, 19; Acluni, Keşfu’l Hafa, 2, 64.

(15) İbn Hanbel, C.2, S. 359.

(16) Müslim, Zikir, 38-39; Tirmizi, Kur’an, 10.

(17) Müslim, İman, 66.

(18) Acluni, C.2, S. 4.

(19) Suyuti, el-Leali, 1, 154; Acluni, C.2, S. 17.

(20) El Ezkâr, Nevevi, terc. A.Fikri Yavuz, S.42.

(21) Müslim, Tirmizi.

(22) Müslim, Tirmizi.

(23) Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Muvatta.

(24) El Ezkâr, Nevevi, Buhari.

(25) Buhari ve Müslim.

(26) El Ezkâr, Nevevi, Tirmizi.

(27) El Ezkâr, Nevevi; Tirmizi.

(28) Nevevi, Tirmizi, İbn-i Mâce, Hâkim, El Müstedrek.

(29) Buhari, Daavât, 66; Müslim, Salatü’l Müsafirin, 211 (799).

Paylaş: