Nankörlük ve Şükretmek

Tanrı Yolcusu, nankör olmamalı.

Tanrı yolcusu, yüksek Yola kabul edildiği için Allah'a, Peygamber (a.s.v.) Efendimize, Şâh-i Velayet (k.v .) Efendimize ve Yolun büyüklerine (Onlara selam olsun) her an minnettar olmalıdır. Çünkü Salik için Şâh-i Velayetin Yolu'na kabul olunmak, "ilk müjde"dir.

Tanrı Yolcusu, başta kendini yaratan Allah'a özellikle "insan "olarak yarattığı içinçok çok şükür edecektir.

Sonra Rabbi kendisini Müslüman ettiği, Hz, Muhammed (a.s.v.) Efendimizin Dinine koyduğu, "hidayet" ettiği için çok şükür edecek. Ebediyyen minnettar olacaktır,

Tanrı'ya minnettarlık ve şükür, "Ornu hiç unutmamak, çok sevmek ve ibadet etmektir".

Ayrıca Salik, Şâh-i Risâlet (Hz.Muhammed a.s.v.) ve Şâh-i Velayet (Hz.Ali k.v.) Hazretlerine minnettar olacaktır.Onlar daima, iyilik ve insanlığın "Adam olması" Yolunun kurucuları ve ulularıdır.

Bilhassa Şâh-i Velayet Yoluna kabul olunduğu için İmam-ı Ali (k.v.) ve oğullarına, O'nun Mânevi Vârislerine gayet çok minnettar olacaktır. Onları Velinimetleri ve Ebedi Hayatın kazanılması hususunda en büyük öğretim ve eğitimcileri olduğunu bilecektir.

Önce Allah Resulü, Şâh-i Velayetin ve Pirlerin kutsal duaları; Tanrı'nın izninin yanı sıra yaptıkları Mânevi yardımları ile sonsuzluk yolunun bitip tükenmeyen mutluluğuna ereceğini bilmeli ve bunu hiç unutmamalıdır!

Mânevi Üstadlar, Salik'in babalandır. Onlar, maddi babalardan da üstündür. Çünkü Onlar,"Ruhun terbiye ve eğitimini üstlenmiş" Ulu İnsanlardır!..

İnsanın, Şâh-i Velayetin (k.v.) Yoluna kabul olunması ilk müjdedir. Hakkın, ilk müjdesidir bu... Sonu, "sonsuz mutluluk!.." Güzellik... Gerçeği bilmek... Görmek... Sevmek... Ermek... Sonsuzluk ile sonsuzlaşmak!..

Bu nedenle, bir Tanrı Yolcusu Yol büyüklerine ne kadar minnettar olsa, Onları ne kadar sevse, saysa ve yüksek hizmetlerinde bulunsa, yine de azdır. Ayrıca Onların verdiklerinin yanında, hiç bir şey değildir.

Her an Onlara minnettar olmalı ve tam itaat etmelidir.

Onların emir ve sözlerinden ve gösterdikleri çizgiden çıkmamak...

Onları hiç unutmamak... Onları övmek, sevmek, savunmak...

Onların gayretini çekmek, "minnettarlıktır".

Aksini yapmak "nankörlüktür". Nankörlük, Müslüman'ın sıfatı değildir. Namertlik, kalleşliktir.

Sadakat, Tanrı Sıfatıdır. "Ya Sâdık", Allah'ın en güzel adlarındandır.

Tanrı bizi, Kendine ve Resulüne (a.s,v.), Şâh-i Velayet İmam-ı Ali (k.v.), Oğulları ile Hasan el Basri ve Mânevi halkasına; bilhassa Sırri-i Sekati, Cüneyd el Bağdadi, Şâh-i Geylâni, Şâh-i Rufai, Şâh-i Bedevi, Şâh-i Dusuki hazretlerine (Onlara selam olsun) yürekten bağlı kıla...

Onlara aşkımızı, bağlılığımızı, itaat ve hizmetimizi artıra... Ebedi eyleye!..

Tüm Salikleri de kendi Pirlerine - Üsdatlarına sâdık eyleye!..

Tanrı Yolcusu, Allah'ın "Reuf, Rahman, Rahim, Hekim ve Selâm Esmasını (Güzel Adlarını)" düşünüp, şükretmeli.

Tanrı Yolcusu, Tanrı'nın;

"Reuf-Esirgeyici,

Rahman - Çok acıyıcı,

Rahim - Acıyıcı,

Hekim - İşlerinde hikmeti olduğu,

Selâm - Selâmet verici" olduğunu ve diğer Güzel Adlarını (niceliklerini) düşünecek (tefekkür) ve Rabbının bu güzelliklerinden dolayı; O'nu çok sevecek, sevinecek ve şükredecektir.

İnsan, bu geçici âlemde zayıf, âciz ve çoğu zaman kederlidir.

Ancak Rabbini tanıyan ve O'nun büyüklüğünü ve güzel niceliklerini bulan, Rabbiyle çok neşelidir!

Çünkü Tanrı, kulun sahibidir. Velisidir (Dostudur. Allah Dost!..) Rabbini bulan kul, Rabbının çok Reuf (Esirgeyici), Rahman (Çok acıyıcı), Hekim (Çok hikmet sahibi), Selâm (Çok selamet verici), Baki (Daimi) bulacak ve kederden kurtulacaktır.

Tanrı, Kur'an-ı Kerim'de;

-"Reufu'nnas -İnsanları esirgeyici" (Hac-65),

-"Reufu'n bi'l ibâd - Kulları esirgeyici" (M-i îmran-30)

-"Aziz ve Hakim" (Zümet-1, Haşr-1) -

'"Zu'rrahme - Çok acıyıcı" (En-am-133) -

"Selâm - Selâmetlik verici" (Yâ Sin-58). Olduğunu buyurmaktadır.

Tanrı'sını bulan ve O'nun kendisinin "yaratıcısı" ve "sahibi" olduğunu bilen insan, ne kadar mutludur!

O'nun aşkı ve güzelliğinin pahası yoktur. Bu mutluluğun ölçüsü ve sonu bulunamaz!.. Ne mutlu Rabbını bulup, O'na güvenen ve O'nu sevene!..

Burada bir özelliği belirtmeden geçemeyeceğiz: Allah, Kur'an'da, "Reufu'nnas -İnsanların hepsini esirgeyici" olduğunu buyururken; "Re'fet - Esirgeme" hususunda insanları ayırmamıştır!

Bu durum, bütün insanlık için bir müjdedir. Ancak Tanrı, Kendisinin

-"Veliyyü'l Mü'minin - İnançlı kişilerin Velisi (Sahibi-Dostu)" (Âl-i İmran-68).

Olduğunu buyurmaktadır!

Kendisini inkâr edenlere "Velayet" etmemekte "sahip" çıkmamaktadır!..

KAZIM YARDIMCI-ADIYAMAN

Paylaş: