Hazreti İsa Mesih'e Atfedilen Sözlerle İlgili Üç Veri (3)

3-EKMEK BENİM TENİM(CİSMANİ BEDENİM) ŞARAP TA BENİM KANIM.

Cenabı İsa A.S’a atfedilen bu sözün gerçeği mana ve mefhumu ne olabilir?

Bilindiği gibi, Allah adamları Kutsal Ruh Sahibi Tanrı ile diyaloğa geçebilmiş, pişkin, pâk, nurani, sevimli, faziletli Arif, Alim kişilerdir. Onlara İNSAN-I KÂMİL denir. Olgun pişkin nefsini yenmiş, dürüst, güzel ahlaka kavuşmuş anlamına İNSAN-I KAMİLLER (Nebiler ve Velilerdir) Her nebinin ve Velinin bedeni ile, aramızda olması ise, o topluluk için büyük bir nimettir. Allah’ın o topluma lütfu, nimetidir. Onlar yanan ampuller gibidir. Bir yanan ampul, bin tane yanmayan bozuk ampulden çok daha üstündür ve yararlıdır; ışık saçıp, çevreyi aydınlattığı içinde, Tanrı’nın kullarına büyük nimeti ve lütfüdür. Unutmamalıdır ki yanan ampulde camdır, yanmayan ampulde camdır, madde-cisimdir. Ama yanan ampul ile yanmayan ampul asla bir tutulmaz. Bu kör insanla, gören insan kadar farklıdır.

Evet İNSAN-I KAMİLLER DE(Nebi ve Veliler), beşerdir, insandır. Ancak onlar, etrafına Tanrının nurunu saçan, aydınlatan ampuller gibidir. Kalbi selim sahibi ile kalbi maraz-hasta-çürük bir olamayacağı gibi, bir kalbi selim sahibi, bin kalbi maraz-çürük den daha üstündür. Kıyas bile edilemezler. Nebiler ve Veliler bizden mana ve ruh yönü ile çok farklıdırlar. İşte bu farkı fark etmeyenler, Nebi ve Velileri beşeri bedeni yönleri ile, kendilerine benzettiler. Bu da bizim gibi insan, nasıl Allah’la konuşur deyip, onlardaki farkı fark edemediler ve inkar ettiler.

Allahu Taala’nın ‘’ Haza mislina- bu da bizim mislimiz, bizim gibi insan-beşer dediler ve kafir oldular’’ ayetinde açıkladığı gibi ayrıca Peygamber için ‘’De ki bende sizin gibi insanım, ancak bana vahiy ediliyor, yani ben Tanrı ile –Manevi Varlıklar’la temas halindeyim’’ ayeti de bu üstünlüğü apaçık belirtmektedir.

Onun için, denilmiştir ki, İNSANI KAMİL, İLAH DEĞİLDİR. ANCAK İLAHİ VASIFLAR-NİTELİKLER taşır.

‘’Üsvetün hasenetün, güzel vasıflar – nitelikler sahibi’’ bu ayet bizim Sevgili Peygamberimiz aziz Efendimiz, Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatüvesselam hakkındadır. Ayrıca,’’ Muhammed, sizin için kendinizden daha yararlıdır’’ buyurur. İşte İNSANI KAMİLLERDEN bir üstün KAMİL İNSAN olan İsa Mesih Peygamberde güzel nitelikler taşıyan, ilahi vasıflar taşıyan İlahilerden bir büyük İLAHİDİR. İŞTE BU İlahilerin( Nebi ve Velilerin) bir toplumda olması o toplum için,Allah’IN yer yüzündeki bir büyük nimetidir.

Bilindiği gibi ekmek, buğday da Tanrı’nın Kullarına nimetlerinden büyük bir nimetidir. Ekmek ne yapar; insanlara fayda sağlar, canlılıklarını devam ettirir. Peygamberlerin ve Velilerin, bedenlerinin Hayır olması da o topluluklar için Nimeti İlahi olan ekmek gibi, daha yararlı bir Nimeti İlahidir.

Mesih’in sözünün anlamı budur, Yoksa buğdaydan olan ekmek benim tenimdir, anlamına değildir. Öyle kabul edilirse Tanrı tanımazların taşlamalarından kurtulamayız. Örneğin, ateist ve materyalist olan Diderot’un ‘’ekmek İsa’nın teni O’nu farelerde yemektedir. Hayvanlarda, dinsizlerde yemektedir. Öyleyse buğdaydan yapılan ekmeği yiyen hayvanlarda, İsa’ya inanmayanlar da yiyip, onlarda kutsanmış olurlar’’ diye alay konusu oluruz.

Diderot Tanrı Tanımaz, İsa’ya inanmaz, hatta daha ileri gidip hıristiyanlar için tanrısını yiyen millet demektedir. Tabi sözün gerçek anlamı vurgulanmadan, lafzı ile hareket edilirse, Diderotlar da böyle konuşur, hakaret eder, alay eder.

Mesihin ‘’ Şarap kanımdır sözü ise’’ ,daha derin manalar taşır. Kan, vücüdun tenin hayatını sağlayan, insana sıcaklık, hararet veren bir maddedir bir varlıktır. Sıcaklık hararet şarapta da vardır. Zaten şarab, sıcaklık ve hararet veren insanı coşturan, cezbeleyen, dinamık kılan, Aşk , sevgi anlamınadır.Kuran’da Allah’ın sözünü ettiği ‘’ŞERABEN TAHURA-PAK ŞARAB’’ (Sure-i İnsan)

Yani İsa, buyuruyor ki benim sevgim size şaraptır. Sizi manevi zevke, ve de coşkuya sevince, kavuşturur. Eğer böyle anlatmazsak büfelerde marketlerde satılan şarabı İsa’nın kanı kabul edersek, o zaman iş değişir. O zaman derler ki; ‘’İsa’ya- Nebilere-Velilere- -İncile- Kur’ana –Tevrata- inanmayan dinsizler tanrı tanımazlar zalimler kötü insanlar da şarap içmektedir. Öyleyse, dinsizlerde kutsanmış insanlardır. ‘’

‘’Allah bir’’ diyen bütün İsevi Kardeşlerimin dikkatini çeker, düşünmelerini rica ederim.

Büyük İslam tasavvufçusu Malatyalı Arif Şairimizin şu dizelerindeki Manayı anlamaya sizleri davet ediyorum.

‘’ Anlamaz cahil olanlar

Arif olan olan anlar bizi

Hamri (şarap) ruyi yar ile

Mestan olan anlar bizi’’

(Malatyalı Niyazi Mısri)

Büyük Veli Malatyalı Niyazi Mısri Hazretleri’ne ait olan bu dizelerin ilk iki dizesi zaten açık- öz Türkçe

Ama son iki mısrası çok önemli son iki dizenin Türkçe anlamı şöyledir:

‘’ SEVGİLİNİN YÜZÜNÜN –GÜZELLİĞİNİN ŞARABI İLE MEST- SARHOŞ- OLANLAR ANLAR BİZİ’’ ŞARAPTAN MAKSAT AŞK-SEVGİDİR. BÜFELERDE SATILAN ŞARAP DEĞİLDİR.

İNANÇLI İNSANLARA SEVGİLERİMLE..

TÜM İNSANLIĞA SELAMLARIMLA…

Bu yazı Adıyaman Mahalli Gazetelerinde yayınlanmaktadır.

Kâzım YARDIMCI(ADIYAMANLI)

3.8.2005

Paylaş: