Fesatlık yapmamak – Anarşi çıkarmamak

Fesatlık (anarşi), bir toplumda karışıklık çıkarma, suyu bulandırmaktır. Bazı insanlar ”doğal olarak” anarşisttir. Bazıları da bu kişilerle otura – kalka onlara benzer. Bundan, bir nevi cinsel zevk alırlar.

Bunların kalbinde Nur olmadığından göğüsleri dardır. Daimi bir sıkıntı içindedirler. Anarşi çıkarmakla hadise yaratıp, bununla tatmin olmaya ve güya sıkıntılarını gidermeye çalışırlar.

Anarşistlerin bugün militan, terörist dediğimiz kısmı bu tip olanlardır.

Bir de büyük fesatçılar vardır. Bunlar, iktidarı ele geçirmek isteyen, yani içinde bulunduğu toplumda söz, emir ve kumanda sahibi olmak isteyen kötü kişilerdir. Bunlar, anarşiyi metotlu olarak yaparlar. Kendilerini ıslahatçı (düzeltmeci - iyileştirici) olarak gösterirler. Daima karışıklığı, eylemi ve cihadı savunurlar.

Halbuki Tanrı Kur’an’da bunlar için;

-“Ya Muhammed! O, biz ıslahatçıyız diyenler var ya; işte asıl fesatçılar (anarşistler), böyle diyenlerdir!” (Bakara – 11-12)

Zira gerçek ıslahatçı “ben ıslahatçıyım” demez.

O, Allah rızası için halkı ıslaha çalışır, kimsenin haberi bile olmaz.

Yeryüzünde anarşi çıkarmak; bir toplumun huzurunu kaçırıp, birbirine düşürmeye, kardeş kavgasına, kan dökülmesine, yeryüzünün fesadına sebep olur.

Tanrı Kur’an’da müteaddid Âyetlerle,

-“Islahtan sonra yeryüzünü ifsad etmeyin!” (Âraf - 56) buyurur.

Ancak, İslâmiyet meşru direnmeyi, zulme boyun eğmemeyi de emretmiştir. Daima hakkı, gerçek Adâleti ve sabrı savunmayı emretmiştir.

İslâm’da Cihad zalime (diktatöre), Allah ve Resulü’nün (a.s.v.) yolunu açıklamayı men edenlere karşı caizdir. Bunun dışında Cihad, devlet reisinin emriyle (ulu’l emr), Dinimize ve Yurdumuza saldıran düşmanlara karşı olur.

-“Köl etiullahe ve etiurresule ve ulil emri minküm – De ki ya Muhammed! Allah ve Resulüne ve Müslüman olan Ulu’l emr’e (Devlet reisine) itaat edin!” (Nisa - 59)

-“Ve men câhede feinnema yücahidü linefsihi – Bir kimse Cihad yapıyorsa; Cihad, kendi nefsinedir.”(Ankebut - 6)

Buyurmak suretiyle de Tanrı; cihadı, şunun – bunun isteyemeyeceğini, ancak devlet reisinin emri verebileceğini Cihad isteyenin kendi nefsiyle Cihad edip, kendini ıslah (yapmasını) önermiştir. cihadın faydası kendinedir.

Ayrıca, bir ülkede yaşayan Müslümanlar; o ülkenin devleti ve devleti idare edenleri Müslüman olmasalar bile Kur’an’ın ve Hadis-i Şeriflerin tebliğini, açıklamasını ve ibadeti men etmedikleri müddetçe; o devlete ve o devleti idare edenlerine karşı gelmemeyi, direnmemeyi emreder.

Bir ülkede Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’in tefsiri ve tebliği, Peygamberin sözleri Din büyüklerinin, Müçtehidlerin, Tasavvufçuların eser ve içtihatları açıkça konuşulup, anlatılıp tebliğ edilebiliyor ise; o devlete ve o devleti idare edenlere karşı Cihad namı altında direnmek, fesatçılıktan (anarşi çıkarmaktan) başka bir şey değildir. Çünkü Tanrı,

-“Ya Muhammed! Sen, apaçık bir mübelliğsin!” (Maide – 92, Nur - 54) buyurmaktadır.

Tanrı, kimsenin düşünce ve inancına baskı yapılmamasını kesinlikle emretmiştir! Eğer bir ülkenin devlet adamları, Kur’an’ın okutulmasını, tercüme ve tefsirini yasak ederlerse; onlara karşı direnmek, her Müslüman’ın en büyük vazifesi ve en büyük ibadetidir. Böyle bir durumda direnmeyen, Tanrı huzurunda sorumludur. Bu uğurda ölen, şehit olur. (çok şükür ülkemizde Kur’an ve Hadisler, Dini eserler serbesttir.)

Aynı zamanda İslâmiyet zalime (diktatöre) karşı direnmeyi de emretmiştir. Bunun dışında her ne suretle olursa olsun Cihad isteyenler art düşünce sahibi, sadist ruhlu, kan dökülmesinden hoşlanan insanlardır. Kısaca terör yanlısı fesatçılar, anarşistlerdir.

Bunlar Cihatçı değil, fesatçı insanlardır. Kardeşi kardeşe düşürüp, iç harp çıkarıp, vatanın ve milletin bölünmesine ve düşman istilasına sebep olurlar. Kaş yapayım derken göz çıkarırlar. Bunların çoğu menfaatperest (çıkarlarına tapan), iktidar heveslisi aslında ahlaksız kişilerdir. Yobazlar, münafıklardır. Ziya Paşa’nın dediği gibi,

“Şunlar ki, lâf ile verirler âleme nizamat,

Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde!..”

Bu gibi fesatçılara uymamalı, bunlarla şiddetle mücadele etmelidir. Bunlar aynı zamanda, bir tür, maceraperest, işin sonunu düşünmeyen, manyak kişilerdir.

İslâm’ın daha Hz. Osman zamanındaki Muaviye, Mervan ve Amr İbnül As gibi şaşkın fesatçıların çıkardığı fesadın, İslâm'a neye malolduğunu bir düşünmeli! Koca ve Hak bir Dini nasıl bölüp, parçaladığını kimse inkâr edemez!..

Sözü edilen bu üç büyük fesatçının, iktidarı ele geçirmek hırsları nedeni ile, İslâm'ın kalbine soktukları hançerin açtığı yaranın kanı hâla dinmemiş, damlamaktadır!..

Bu tarihi gerçekten, gerçek Müslümanlar ibret almayı ve kurulu düzenimizi, devletimizi yıkmaya değil; onu güçlendirmeye ve insanca, hür tartışma yolu ile güzelleştirmeye çalışmalıdır.

Eğer biz birbirimize düşersek; tarihi devletimiz zayıflar ve (Allah göstermesin) düşman yurdumuzu istila eder. Camilerimizi kilise, pavyon eder. Halkımızı zorla dininden çıkarır. Gözümüzün önünde annelerimizin ve bacılarımızın ırzına geçerler.

Demokrasiyi kabul etmiş bir devlete ister eylem, ister Cihad namı altında, her ne şekilde olursa olsun; kanun dışı gösteri ve hareketler fesat ve anarşidir. Teröre zemin hazırlamaktır.

Dine ve devlete hıyanettir!.. Maazallah.)


9 Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur: “asıl mücahid, kendi nefsi ile mücadele de (savaşımda) bulunandır.” Fudale b. İbad’dan Hakim; ayrıca İbn Habban, Teberani, Tirmizi.

10 Yaşadıkları yerlerde (kendilerinde) bin bir türlü pislik bulunanlar, (akıllarınca) aleme (topluma) sözde düzen vermek isterler!...

11 Bkz. İnsanda Yükselme, Kazım Yardımcı, S.64-67

Paylaş: